Yeni Anayasa’da Ormanlar ve Orman Köylüsü

Yeni Anayasa’da Ormanlar ve Orman Köylüsü

 

İçindekiler

Giriş. 1

Mevcut Anayasa Maddelerinde Yer Alan Hususlar ve Değerlendirilmesi 1

Ormancılıkla İlgili Uluslararası Anlaşmalardan Örnekler. 4

Ormanlar ve Ormancılık için 2050 Vizyonu. 4

2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri 4

6 Nolu Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 6

Önceki Uluslararası Kararlar. 6

2003 Yılında Yapılan Ancak Yürürlüğe Girmeyen Anayasa Değişikliği 7

Yeni Öneri ve Gerekçeleri 7

İdeal Olduğu Düşünülen Metin. 7

Alternatif Metin. 8

Gerekçeleri 8

Son Söz. 9

Kaynaklar. 9

 

 

Giriş

Ormanlar ve orman köylüsü ülkemiz açısından son derece önemli iki konu olup, birçok defa kamuoyu gündemine gelmiş, tartışılmıştır. Dünya ülkeleri içinde Anayasası’nda ormanlar ve orman köylüsü ile ilgili bu kadar detay bulunan tek ülke Türkiye’dir.

Diğer taraftan ülkemizde ormanların mülkiyeti neredeyse tamamen Devlete aittir. Türkiye’de var olan ormanların tamamına yakını 1945 tarih ve 4785 Sayılı Yasa ile devletleştirilmiştir. Kamulaştırmada yaşanan sorunlar da hesaba katılarak, çok sınırlı durumlar dışında, Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihte var olan ülke ormanları “hiçbir işlem ve bildirime lüzum olmaksızın” Devlete verilmiştir.

Hâlbuki gerek Osmanlı zamanında, gerek Atatürk zamanında 1937 yılında çıkarılan 3116 sayılı Orman Yasasında “özel ormanların” varlığı kabul edilmekte idi. 1945 tarihinden önce özel şahıslara ait olduğu tahmin edilen orman alanının 550.000 hektar civarında olduğu tahmin edilmektedir. Günümüzde bir kısmı 2/B alanı olarak dava konusu olan orman alanlarının miktarı da hemen hemen aynıdır.   

Bu rapor ormancılıkla ilgili konularda fikrimizi ve önerilerimizi paylaşmak amacıyla hazırlanmıştır.

Mevcut Anayasa Maddelerinde Yer Alan Hususlar ve Değerlendirilmesi

Mevcut Anayasa’ mıza baktığımızda orman ve ormancılıkla ilgili olarak 44,46,169 ve 170. Maddelerin yer aldığı görülmektedir. Bu maddeleri teker teker inceleyecek olursak aşağıdaki gibi oldukları görülecektir.

Toprak Mülkiyeti başlıklı 44. Maddede “erozyonla mücadele” den bahsedilmekte, “…Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz” hükmünü içermektedir.

Bu maddenin incelenmesinden erozyonla mücadele konusunun; toprak mülkiyeti ile birlikte değerlendirildiği görülmektedir. Hattı zatında yaklaşım olarak doğrudur. Ülkemizde meydana gelen erozyonun önemli bir bölümü tarımsal alanlarda görülmekte, uygun tekniklerle yapılmayan tarımsal faaliyetler ve düzensiz otlatma mera alanlarında erozyona sebebiyet vermektedir.

Tüm hayatın temelinin toprak olduğu göz önüne alındığında, toprağın korunması ve geliştirilmesinin Anayasa’da yer alması gerekli mütalaa edilmektedir. Ancak orman-toprak ilişkisine vurgu yapılmamış olması bir eksiklik olarak değerlendirilmektedir. Diğer taraftan “ormanların küçülmesi” ibaresinin burada fazlalık olduğu, 169. Maddede buna zaten değinildiği düşünülmektedir.

Bilindiği üzere Ülkemizde “eylemli orman” ile “hukuki açıdan orman sayılan alanlar” arasında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Hukuksal açıdan Antalya Limanının bir bölümünün orman sayılan alanlardan olduğu dikkate alındığında konu daha iyi anlaşılabilecektir.  Diğer taraftan  “fayda-maliyet değerlendirmesinin” iyi yapılması gerektiği düşünülmektedir. 1999 Marmara Depreminden sonra özellikle Kocaeli’nde konut yapılacak alan bulunamadığını iyi hatırlıyorum.

“Kamulaştırma” başlıklı 46. Maddede “Kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödenir. Ancak, tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla gösterilir” hükmü yer almaktadır. Teorik olarak olumlu değerlendirilmekle birlikte pratikte bunun pek de faydasının olmadığı düşünülmekte ve buradan çıkarılmasında bir mahsur olmadığı mütalaa edilmektedir.

“Ormanların korunması ve geliştirilmesi” başlıklı 169. Maddede yer alan hususlarla ilgili  görüşlerim aşağıdaki gibidir.

Maddelere girmeden önce, ben de, birçok kişi tarafından da dile getirildiği gibimevcut Anayasanın oldukça detaylı şekilde yazıldığını düşünüyorum. Bu maddeyi incelediğimizde Kanunla, hatta yönetmelikle belirlenmesi gereken hususların Anayasa’da yer aldığı görülmektedir.

MADDE 169- Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Uygun ve maddenin tamamı için yeterli bir ifade olduğu mütalaa edilmektedir.

Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Eğer arazi başka işler için daha uygunsa, mesela tarım yapılabilecek bir alansa neden değerlendirilmesin? Temel bir tartışmaya gitmek gerekirse insanlar mı orman için, yoksa ormanlar insanlar için mi konusu tartışılabilir. Ormanı “kutsallaştırma”, ormanlar için faydalı olmamıştır. Bu maddenin Kanuna yansıması “yanan alanlar yılı içinde ağaçlandırılır” şeklinde olmuş, bu ise teknik olarak yanlış bir takım uygulamalara yol açmıştır.

Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu madde nedeni ile verimli üretim yapılamamakta, orman köylüsü hattı zatında fakirliğe, zamanın oldukça gerisinde kalmış uygulamalara teslim edilmektedir.  Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. Bu madde uygulanamadığı gibi tamamen aksi uygulamalar ortaya çıkmıştır.

Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasî propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz. Böyle bir açıklamaya, detaya gerek olmadığı düşünülmektedir. Zaten burada kaybeden köylü olmuştur.

Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz. Bu bölüm 169. Maddenin tamamının  “yok hükmünde” sayılmasına neden olmaktadır.2B şeklinde bilinen uygulamalar nedeniyle sürekli olarak düzenlemeler yapılmak durumunda kalınmıştır.

“Orman köylüsünün korunması” başlıklı 170. Madde ve görüşlerim aşağıdaki gibidir.

Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirlerle, 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi; bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkartılması; orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir.  Devlet, bu halkın işletme araç ve gereçleriyle diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırıcı tedbirleri alır. Orman içinden nakledilen köyler halkına ait araziler, Devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılır.

  1. Maddenin Değerlendirilmesi

Daha önce değinildiği gibi ülkemizde orman mülkiyeti tamamen devlete aittir. Ancak gerek Anayasa’da, gerekse Kanunlar ve diğer ikincil mevzuatta orman içi ve kenarında yaşayan halkımıza bir takım öncelikler tanınmıştır. Ancak bunların yeterli olmadığı mütalaa edilmektedir. Diğer taraftan 4785 sayılı yasa ile devletleştirilen tüm ormanların sahiplerine iadesi ve özel ormanların hüküm ve tasarrufunun tamamen sahiplerine bırakılması gerektiği düşünülmektedir. Netice olarak 170. Maddenin tamamen kaldırılması mümkün görülmektedir.

Ormancılıkla İlgili Uluslararası Anlaşmalardan Örnekler

Uluslararası sözleşmeler, deklarasyonlar bütün dünya uzmanlarının katılımı ile hazırlanan metinler olduğundan, birçok ülkenin anayasasına ve yasalarına ilham kaynağı olmuşlardır.

Ormanlar ve ormancılıkla ilgili olarak da birçok uluslar arası sözleşme, bildirge vs. bulunmakta olup bunların tamamına http://foris.fao.org/preview/32762/en/ adresinden ulaşmak mümkündür.

 

Ormanlar ve Ormancılık için 2050 Vizyonu

Ormancılık konusundaki uluslararası etkinliklerin en önemlilerinden birisi  “Dünya Ormancılık Kongresi” dir. İlk Kongre 1926 yılında Roma’da yapılmıştır[1]. On birincisi 13-22 Ekim 1997 tarihlerinde  Türkiye’de (Antalya) yapılan “Dünya Ormancılık Kongresi” nin On dördüncü oturumu 7-11 Eylül 205 tarihlerinde Güney Afrika’ nın Durban şehrinde gerçekleştirilmiştir.142 ülkeden 4000 civarında katılımcının iştirak ettiği Konferans sonucunda üç tane belge hazırlanmıştır. Bunlar;

Bu üç belgede;

  • Ormanların basitçe ağaçlardan ibaret olmadığı, gıda güvenliği ve yaşam kalitesi için temel şartlardan biri olduğu,
  • Ormanların;
  • Gıda, Odun enerjisi, Barınak, Hayvanlar için yem ve lif, İnsanlar için gelir ve istihdam sağlayarak,
  • Biyolojik çeşitliliği koruyarak toplumunun dayanıklılığına katkı sağlayacağı,
  • Entegre arazi yönetimi yaklaşımının, ormansızlaşma, arazi kullanımı çatışmaları, ormanların tarım ve peyzaj yönetimindeki rolünü güçlendirici rol oynayacağı,
  • Ormanların iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması ve uyumlaştırma ve karbon depolanması konularında son derece önemli rol oynadığı,
  • Bu hedeflere ulaşmak için orman, tarım, finans, enerji, su ve diğer sektörler arasında yeni işbirliklerinin gerektiği, bunun için orman eğitimi, iletişim, kapasite geliştirme, iklim değişikliğinin orman sağlığı üzerindeki etkileri, gençler başta olmak üzere istihdam, cinsiyet eşitliği gibi konularda etkili yatırımlara ihtiyaç duyulacağı,
  • 2025 sonrası “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” belirlenirken ormanlara özel vurgu yapılması gerektiği gibi hususlara değinilmiştir.

2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Bunun devamında 25 Eylül 2015 tarihinde BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen 17 adet  “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi” nden 15 nolu hedef  “ormanlar ve diğer ilgili konulara” ayrılmıştır.

  • “Hedef 15.Karasal ekosistemleri korumak, restore etmek ve sürdürülebilir şekilde kullanımlarını teşvik etmek, ormanların sürdürülebilir kullanımını teşvik etmek, çölleşme ile mücadele etmek, çölleşme ile mücadele etmek, arazi bozulmasını durdurup trendi tersine çevirmek,  biyolojik çeşitlilik kaybını durdurmak” şeklindedir. Bunun alt hedefleri ise;
  1. 1-2020 yılına kadar, uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan mesuliyetler çerçevesinde, özellikle ormanlar, sulak alanlar, dağlar ve kurak alanlar olmak üzere, karasal alanlar ve karalar içinde kalan tatlı su ekosistemlerinin ve bunların servislerinin korunmalarını, restore edilmelerini ve sürdürülebilir şekilde kullanılmalarını sağlamak.
  2. 2-2020 yılına kadar, bütün orman tiplerinde sürdürülebilir yönetim uygulamalarını teşvik etmek, ormansızlaşmayı durdurmak, bozulmuş ormanları restore etmek, ağaçlandırma ve yeniden ormanlaştırmaları küresel seviyede ve önemli miktarda arttırmak,
  3. 3-2030 yılına kadar, çölleşme ile mücadele etmek, çölleşme, kuraklık ve sellerden etkilenmiş olan araziler dâhil olmak üzere, bozulmuş arazi ve toprağı restore etmek, “arazi bozulumunun dengelendiği” bir dünya için gayret göstermek,
  4. 4-2030 yılına kadar, sürdürülebilir kalkınma açısından hayati öneme sahip faydalarının arttırılması amacıyla, biyolojik çeşitlilikleri de dâhil olmak üzere dağ ekosistemlerinin korunmalarını sağlamak,
  5. 5-Doğal habitatların bozulması ve parçalanmasını azaltmak amacı ile acil ve etkili eylemler almak, biyolojik çeşitlilik kaybını durdurmak, 2020 yılına kadar, tehdit altındaki türleri korumak ve yok olmalarını önlemek,
  6. 6-Genetik kaynakların kullanımından elde edilen faydaların adil ve eşit şekilde paylaşılmasını sağlamak, uluslararası anlaşmalar çerçevesinde, genetik kaynaklarına uygun şekilde erişimi desteklemek,
  7. 7-Kaçak avcılığın ve korunan flora ve fauna türlerinin ticaretine son vermek için acil tedbir almak, yasadışı yaban hayatı ürünlerinin arz ve talebine dikkat çekmek
  8. 8-2020’ye kadar istilacı yabancı türlerin yayılmasını önlemek, kara ve su ekosistemlerine verdiklerin zararı önemli ölçüde azaltmak ve bu türlerden öncelikli olanları kontrol altına almak veya tamamen yok etmek
  9. 9-2020’ye kadar ekosistem ve biyoçeşitlilik değerlerinin ulusal ve yerel planlamaya, kalkınma süreçlerine, yoksulluğu azaltma stratejilerine ve hesaplamalara entegrasyonunu sağlamak
  10. a-Biyolojik çeşitliliği ve ekosistemleri korumak ve sürdürülebilir kullanmak için gerekli finansal kaynakları tüm imkânları seferber ederek harekete geçirmek ve önemli ölçüde artırmak
  11. b-Sürdürülebilir orman yönetiminin finansmanı için her düzeyde tüm imkânlardan yaralanarak kaynakları harekete geçirmek, gelişmekte olan ülkelere koruma ve yeniden ormanlaştırma dâhil sürdürülebilir orman yönetimi için yeterli teşvikler/olanaklar sağlamak
  12. c-Yerel toplulukların sürdürülebilir geçim olanaklarını arttırmak için alınacak tedbirler dâhil, kaçak avcılıkla ve korunan türlerin yasadışı ticaretiyle mücadele için yürütülen gayretlere küresel desteği güçlendirmek

6 Nolu Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi

15 Nolu Hedefin yanında “Herkesin suya erişimini, suyun sürdürülebilir yönetimini ve hijyenini sağlamak” başlıklı 6 Numaralı hedef de doğrudan ormanlar ve dağlarla ilgili bir madde içermektedir. 6.6 alt numaralı madde “2020 yılına kadar, dağlar, ormanlar, sulak alanlar, ırmaklar, yer altı su kaynakları ve göller dâhil su ile ilişkili ekosistemleri korumak ve restore etmek” hedefini belirlemiştir.

Önceki Uluslararası Kararlar

Yukarda açıklanan iki önemli karar öncesinde de bir çok uluslararası karar alınmıştır. Bunlardan birkaç tanesini incelemek gerekirse;

  • 1992 yılında yapılan Rio Konferansında Ormancılık  Prensipleri  http://www.un.org/documents/ga/conf151/aconf15126-3annex3.htmkabul edilmiştir. Yine aynı tarihte “Ormansızlaşma İle Mücadele” belgesi kabul edilmiştir.
  • 2006 yılında “Global Ormancılık Hedefleri” http://www.un.org/esa/forests/about.htmlüzerinde anlaşma sağlanmıştır. Bunlar kısaca aşağıdaki gibidir.
    • Orman tahribatının önlenmesi, alanlarının artırılması,
    • Ormanlardan elde edilen ekonomik, sosyal ve çevresel faydaların artırılması, ormana bağlı insanların yaşam şartlarının iyileştirilmesi,
    • Sürdürülebilir şekilde yönetilen orman alanlarının  ve orman ürünlerinin artırılması,
    • Ormancılık konusunda kullanılan resmi kalkınma yardımlarının artırılması,
  • 17 Aralık 2007 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından “Yasal Bağlayıcılığı Olmayan Ormancılık Sözleşmesi” kabul edilmiştir.
  • Avrupa Orman Hedefleri-2020 Vizyonu: 2011 yılında Norveç’ in başkenti Oslo’da yapılan Avrupa Orman Bakanları Konferansında, ülkemizin de imzacı ülke sıfatıyla içinde yer aldığı 46 ülke tarafından “Avrupa Ormanları 2020 Vizyonu” belirlenmiş olup, aşağıdaki metin kabul edilmiştir.  Bu metnin Anayasa için iyi bir örnek olabileceği mütalaa edilmektedir. Bu metinde ormanların; Avrupa ve tüm dünyada sürdürülebilir kalkınmaya, insan refahına, sağlıklı çevreye ve ekonomik kalkınmaya, yeşil ekonomiye, iklim değişikliğine uyuma, biyolojik çeşitliliğin korunmasına, su kalitesine ve çölleşme ile mücadeledeki rolüne vurgu yapılmış, canlı, üretken ve çok fonksiyonlu ormanların önemine değinilmiştir.
  • Ayrıca 1990 yılından bu tarafa düzenlene Avrupa Orman Bakanları Konferansı kapsamında 19 Bakanlar Kararı alınmıştır. Bunlardan bir kısmı aşağıdaki konulardadır.
    • Sürdürülebilir orman yönetimi,
    • Odun kullanımın artırılması,
    • Uluslararası işbirliği,
    • Yasal bağlayıcı ormancılık anlaşması,
    • Orman, odun ve enerji
    • Orman ve su
    • Orman biyolojik çeşitliliği
    • Sürdürülebilir orman yönetiminin (SOY) ekonomik yönü
    • SOY’ un  sosyal ve ekonomik yönü
    • İklim değişikliği ve SOY
    • Orman genetik kaynaklarının korunması

 2003 Yılında Yapılan Ancak Yürürlüğe Girmeyen Anayasa Değişikliği

Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Anayasa’nın ormancılıkla ilgili düzenlemelerini içeren 169 ve 170 maddelerinde değişiklik yapılmış, 4.4.2003 tarihinde kabul edilen 4841 sayılı Kanun onaylanmak üzere Cumhurbaşkanlığına gönderilmiştir.  Bu düzenleme ile “Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir, işletilir ve işlettirilir” hükmü getirilmiştir.  Ancak, zamanın Cumhurbaşkanı Kanunu uygun görmeyerek yeniden incelenmek üzere 18.04.2003 tarihinde TBMM’ye iade etmiştir.

Anayasa’nın 169. Ve 170. Maddelerinde planlanan değişiklikler yürürlüğe girmemiştir.  Ancak ilgili Kanunlarda birçok değişiklik yapılmış, “ormanlar Devletçe işlettirilir“ hükmü hariç diğer hususlar çeşitli kanunlar yolu ile yürürlüğe konmuştur. Diğer bir ifade ile Anayasanın ormanlarla ilgili hükümlerinin önemli kısımları zaten kanunlar yoluyla değiştirilmiştir.

Bu kanunlara iki örnek vermek gerekirse;

  • 26 Nisan 2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan “6292 Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun”
  • 31 Mayıs 2012 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”

Yeni Öneri ve Gerekçeleri

Dünyamız için vazgeçilmez doğal kaynaklardan olan ormanlarımızla ilgili konunun yeni Anayasa’da da yer alması zaruri telakki edilmektedir. Ancak mevcut metnin değiştirilmesi, dünya örnekleri dikkate alınarak daha geniş bir zaviyeden bakılması ve  ormanın diğer fonksiyonlarına da vurgu yapılması, ayrıca erozyonla mücadele ve ormancılıkla ilgili sektörün tarım sektörüne benzer şekilde desteklenmesi gibi hususların da yer alması gerekmektedir.

Mevcut Anayasa’nın yürürlüğe girdiği 1981 yılından bu yana 31 yıl geçmiş, halkımızın beklentileri değişmiştir.  Ormanların ve orman sayılan alanların halkımızın daha müreffeh bir hayata sahip olmaları için hizmet edebilmelerine matuf gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Bu zaviyeden bakıldığında yeni Anayasa’da şöyle bir metnin yer alabileceği uygun mütalaa edilmektedir.

İdeal Olduğu Düşünülen Metin

Ormanlar; biyolojik çeşitliliğe, çevre, toprak ve suyun korunup geliştirilmesine, çölleşme ve erozyonla mücadeleye,  toplum sağlığına, gıda ve enerji güvenliğine, kalkınma ve istihdama, dünya barışına olan katkıları dikkate alınarak ekosistem bütünlüğü içinde yönetilir. Devlet; orman alanlarını, ürün ve hizmetlerini artırmak, erozyonu önlemek, orman içi ve kenarında yaşayan halkı ve ormancılıkla ilgili sektörü desteklemek için gereken tedbirleri alır.

Alternatif Metin

Ormanlar; ekolojik, ekonomik ve sosyo-kültürel faydaları dikkate alınarak ekosistem bütünlüğü içinde idare edilir.   Devlet; orman alanlarını, ürün ve hizmetlerini artırmak, erozyonu önlemek, orman içi ve kenarında yaşayan halkı ve ormancılıkla ilgili sektörü desteklemek için gereken tedbirleri alır

Gerekçeleri

Karasal biyolojik çeşitliliğin %80’i ormanlardadır. Ormanları korumadan biyolojik çeşitliliği korumak mümkün değildir.

Ormanlar olmadan çevreyi, toprağı ve suyu koruyup geliştirmek mümkün değildir. Fonksiyonel planlama esaslarına bakıldığında ormanların bir kısmı biyolojik çeşitliliğin korunması için      “korunan orman alanları”, bir kısmı “toprak muhafaza ormanları” , bir kısmı “su toplama havzaları-su üretimi ormanları” gayesi ile işletilecek veya korumaya alınacaktır. Bu aşamada “orman ekosistem hizmetleri” devreye girecek ve ormanlar orman olarak muhafaza edildikleri için maddi ödemeyi hak edeceklerdir. Ülkemizdeki şişelenmiş içme suyunun kaynağı ormanlardır. 8.543 adet içme suyu izni verilmiştir.

Ormanlar; “koruyucu hekimliğin” önemli bir unsurudur. “Mesire yerleri, kent ormanları, rekreasyon alanları, dağ sporları vb aktiviteler ” toplum sağlığı için fevkalade önemlidir.

İlaç sektörünün temelini tropikal ormanlardan elde edilen ürünler oluşturmaktadır. Net olarak raporlanmasa da aynı durum Türkiye için de geçerlidir. Bal üretim ormanları, kekik, defne, fıstık çamı gibi ürünler son derece önemli hizmetler ifa etmektedir.

20 bin civarındaki  orman içi ve orman kenarı köyde 7 milyon civarında insan yaşamakta, nüfusumuzun yaklaşık onda biri orman içi ve kenarı köylerde ikamet etmektedir. Bu insanlarımızın önemli bir kısmı ormancılıkla ilgili işlerde çalışmakta, küçük ve orta ölçekli müteahhitlik hizmetlerini yürütmektedirler. Ayrıca bu köylerin ve ormanlara yakın kasabaların temel ısınma aracı odundur. Pişirme için de odun kullanılmaktadır. Bu haliyle ormanlar “enerji sektörünün” en önemli girdisini sağlamaktadır. Odun yerine tamamen kömür veya elektrik kullanıldığının varsayılması durumunda gerçek daha iyi anlaşılacaktır.

Büyük oranda ormanlardan elde edilen odunu işlemek üzere kurulmuş bulunan yaklaşık 10 bin  hızar-şerit atölyesi vardır.

Ülkemizin ihraç kalemleri içinde son derece önemli bir yere sahip olan mobilya sektörünün temel girdisi ormanlardan elde edilmektedir. Kâğıt hamuru, ahşap palet, pelet ve diğer ürünler de ormanlardan elde edilmektedir. Mevcut ormanlar uygun şekilde işletilemediği için kağıt hamuru tamamen, tomruk ve lif yonga ürünü ihtiyaçları ise büyük bir oranda ithalat yoluyla temin edilmekte, bu ise enerjiden sonraki en büyük ithalat kalemini oluşturmaktadır.

Ormanları sürdürülebilir şekilde yönetmeden, orman ürün ve hizmetlerini artırmadan “kırsal kalınmayı” sağlamak mümkün değildir. Orman ürün ve hizmetleri aynı zamanda büyük bir istihdam aracıdır.

Hattı zatında son zamanlarda yoğun şekilde tartışılmakta olan “Yeşil Ekonomi” nin en temel unsuru orman ürün ve hizmetleridir.

Son zamanlarda geliştirilen teknolojilerle özellikle Kuzey Avrupa, Amerika, Japonya gibi odundan elektrik üretimi yaygınlaşmış olup bunun ülkemize de gelmesi beklenmektedir. 2030 yılında Avrupa ormanlarından elde edilen odun hammaddesinin %60’ ının elektrik üretiminde kullanılacağı varsayılmaktadır.

Enerji güvenliği açısından son derece önemli olan madenlerimiz büyük oranda orman sayılan alanlardan üretilmektedir.  2012 yılı rakamlarına göre 27.000 hektara tekabül eden 8.713 noktada maden işletme izni verilmiştir

Turizmin temel unsurlarından birisi ormanlardır. Toplam 29.200 hektara tekabül eden 117 adet saha Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsis edilmiş durumdadır. 1.350 hektara tekabül eden 102 noktada turistik tesis kurma izni verilmiştir. Av turizmi de ormanlarda icra edilmektedir.

Ülkemizde hayvancılık büyük oranda geleneksel usullerle icra edilmekte olup; ormanlar en büyük otlatma alanlarıdır. Ağaç yaprak ve dallarının kesilip hayvanlara yedirilmesi ormanların hayvancılığa sağladığı en önemli katkılardandır.

Ormanlar gıda güvenliğinin ve gıda üretiminin temeli durumundadır. Mesela ülkemiz için son derece önemli bir gıda ürünü olan balın %80’i ormanlar ve orman sayılan alanlarda üretilmektedir. Defne, kekik, kestane, ıhlamur, sakız, çam fıstığı, mantar vb. ürünler eklendiğinde ormanların katkısı daha iyi anlaşılmaktadır.

En son olarak ormanlar, dünya barışı, ülkelerarası işbirliği için en önemli kaynaklardan birisidir. Avustralya’da dikilen bir ağaç, Nijer’de dikilen bir ağaç tüm dünyaya fayda vermektedir. En problemsiz işbirliği yapılacak alanlardan birisidir.

Son Söz

Yukarda belirtilen hususlar çerçevesinde mevcut Anayasamızın ormanlar, ormancılık, orman köylülerini ilgilendiren 4 maddesinin sadeleştirilerek bir maddeye düşürülmesi ve dünyadaki örnekleri de göz önüne alınarak “ millet “ hedefli bir metin hazırlanması uygun mütalaa edilmektedir.

Kaynaklar

Yeni Anayasada Ormanlar ve Orman Köylüsü-28 Mart 2016 logo45

Geleceğe GÖNDERiler

Geleceğin, kişilerin hayalleriyle ve yaptıklarıyla şekilleneceğinin farkındayız. Herhangi bir şeyi daha iyiye götüreceğine inandığınız bir düşünceniz mi var? Herhangi bir konuda yeni bir fikriniz mi var? “Buldum” dediğiniz bir şey mi icat ettiniz? Heyecanınızı yürekten paylaşıyoruz. “Geleceğe GÖNDERi”lerinizi bizimle paylaşın, destek olalım! Lütfen görüş ve önerilerinizi gonder.carfu@gmail.com eposta adresi ile bizimle paylaşın. Köşe Yazıları bölümünde yazı […]