“Sürdürülebilir Arazi Yönetimi Mevzuatı ve Boşluk Analizi” başlıklı bu rapor, “Sürdürülebilir Arazi Yönetimi ve İklim Dostu Tarım (GCP / TUR / 055 / GFF)” projesi kapsamında FAOSEC için hazırlanmıştır.
Proje hedefi, arazi bozulumu, iklim değişikliği ve biyoçeşitliliğin korunması ve çiftlik karlılığını ve orman verimliliğini artırmak için düşük karbon teknolojilerinin yayılması ve düşük karbonlu teknolojilerin benimsenmesi yoluyla tarım ve ormanların arazi kullanım yönetiminin sürdürülebilirliğini arttırmaktır. Bu proje, STK’lar, özel sektör ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gibi devlet kurumlarının ortaklığında ve FAOSEC işbirliğinde yürütülmektedir.
Sürdürülebilir arazi yönetimi ile ilgili konular Türkiye’de bilinmektedir. Ancak, etkili sonuçlar elde etmek için bakanlıklar, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve özel sektör arasında entegre bir şekilde çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Sürdürülebilir arazi yönetimi, ortak anlayış oluşturur ve kurumlar arasında işbirliğini gerektirir. Bakanlıkların ve diğer ilgili tarafların işbirliğini düzenleyen mevzuat eksikliği önemli bir boşluk olarak ortaya çıkmaktadır. Aynı şekilde, uluslararası sözleşmelerin uygulamaya geçirilmesi için gerekli olan ikincil mevzuatta boşluklar bulunmaktadır. Bu konulardaki öneriler raporun ilgili bölümlerinde listelenmiştir.
Bu rapor hazırlanırken aşağıdaki süreç takip edilmiştir.
Bu çerçevede, 17 Temmuz 2017 tarihinde ilk taslak metin hazırlanmış ve e-posta ile/diğer metotlarla sorumlu kişilere gönderilmiştir, ardından mümkün olanlarla sözlü görüşmeler yapılmıştır.
Görüşmelerden ve e-posta ile yapılan yazışmalardan sonra ortaya çıkan öneriler çerçevesinde yeniden düzenlenmiş olan metin, 24 Ağustos 2017 Perşembe günü Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından düzenlenen çalıştayda sunulmuş ve katılımcıların görüşleri alınmıştır. Bu çalıştaya Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı gibi Bakanlıklardan ve kurumlardan temsilciler iştirak etmiştir.
Bu rapor üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci kısım proje metninin incelenmesi, ikinci kısımda mevcut Türk mevzuatı ve uluslararası gelişmelerin bulguları yer almaktadır. Ayrıca, Çalıştayda dile getirilen görüşleri de içerir. Üçüncü bölüm, sonuçlar ve öneriler içermektedir.
Maksimum seviyede faydalı olmasını temin etmek gayesi ile rapor ilk olarak Türkçe olarak hazırlanmış ve Türk tarafının görüşleri bu belge üzerinden alınmıştır. Ardından İngilizceye çevrilmiş, son hali İngilizce olarak verilmiştir. Bundan sonra tekrar Türkçeye çevrilmiştir.
Bu raporun amacı Türkiye’deki SAY ve İDT ile ilgili yasal boşlukların ve ihtiyaçların belirlenmesi ve değerlendirilmesidir.
Bu rapor “Proje Belgesi” ne ve ilgili konulara dayanmaktadır. Ancak, proje hazırlıklarının başladığı 2011 yılından sonra, hatta uygulamanın başladığı 2015 yılından bu tarafa birçok yasal ve kurumsal düzenleme yapılmıştır. Aynı şekilde, Hükümet tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan düzenleyici öneriler (Kanun Hükmünde Kararnameler) bulunmaktadır.
Birleşmiş Milletler “sürdürülebilir arazi yönetimini” “Toprak, su, hayvanlar ve bitkiler dâhil arazi kaynaklarının, uzun süreli verimlilik potansiyellerini garanti altına alarak ve çevresel fonksiyonlarını koruyarak, değişen insan ihtiyaçlarını karşılamak gayesi ile ürün üretimi için kullanılmasıdır” şeklinde tanımlamaktadır[1].
Bu açıdan bakıldığında, SLM’nin teknik veya yasal düzenlemelerin ötesinde bir “yaşam tarzı” olduğu söylenebilir. SLM, ekosistemi oluşturan tüm unsurlarla birlikte değerlendirilmek üzere arazi, su, hayvanlar ve bitkiler dâhil olmak üzere arazi kaynaklarını gerektiren felsefi bir yaklaşımdır.
Bu meyanda öncelikle “SAY/İDT” yaklaşımının anlaşılması, mevcut uygulamaların gözden geçirilmesi, bu yaklaşımın içselleştirilmesinin önündeki tehditlerin tespit edilmesi ve giderilmesine yönelik çözümlerin aranması gerekmektedir. Tarihi ve kültürel birikim, miras hukuku, coğrafi şartlar “araziye” bakışı ve uygulamaları şekillendirmektedir. Örnek olarak, arazinin büyük olduğu ve nüfusun küçük olduğu Sibirya gibi yerlerde, uygulamalar Türkiye’den farklıdır. Yerleşim yerleri yakın zamanda açıldığından, düzenlemeler ve uygulamalar nispeten kolaydır. Aksine, “eski dünya” olarak adlandırılan Anadolu ve Orta Doğu’da, arazi binlerce yıldır kullanılmakta olup “arazi kullanım hakları” oluşturulmuştur. Yeni düzenlemelerin ve uygulamaların benimsenmesi oldukça zordur.
Bu raporun görev sahasına giren “mevzuat boşluk analizi” önemli bir ihtiyaca vurgu yapmaktadır.
Genel olarak bakıldığında, Türkiye’de hukuki yapı; Anayasa, TBMM ce Onaylanan Uluslararası Sözleşmeler, Kanun, Kanun Hükmünde Kararname, Bakanlar Kurulu Kararı, Tüzük, Yönetmelik, Tebliğ, Tamim, Teknik İzahname şeklinde sıralanmaktadır.
Hükümetin ana stratejisinde Kalkınma Planları, Hükümet Programları, kurumların stratejik planları, yıllık bütçe kanunları önemli olmaktadır. Diğer taraftan kurum idarecilerinin yaklaşımları hayati rol oynamaktadır.
“Sürdürülebilir Arazi Yönetimi-SAY ve İklim Dostu Tarım-İDT-Uygulamaları” yaklaşımı, bu adı geçen mevzuata henüz yeni girmiştir. Örneğin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan “TARIM ARAZİLERİNİN KORUNMASI, KULLANILMASI VE PLANLANMASINA DAİR YÖNETMELİK” 9 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanmıştır. Bu Yönetmelikte “Sürdürülebilir kullanım için arazi özelliklerinin belirlenmesi” ve “Sürdürülebilir arazi yönetimi” konularında açıkça belirtilmiştir. Diğer taraftan SAY/İDT; Toprak Mülkiyeti, Ormanların Korunması ve Geliştirilmesi ve yaklaşımlar gibi diğer isimler altında Anayasa gibi diğer mevzuatlarda yer almaktadır.
Birleşmiş Milletler tarafından kullanılan tanım dikkate alındığında, “sürdürülebilir arazi yönetimi / iklim dostu tarım uygulamaları ve entegre havza yönetimi” arasında yakın bir bağlantı olduğu görülmektedir. Ancak, Türkiye’deki uygulamalar ortak ve bütünleşik çalışma anlamında henüz beklenen seviyeye ulaşmamıştır. Yine de, Orman Kanunu’nun 68. maddesi ve 4 Temmuz 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 645 sayılı “ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME” ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Bakanlığın hizmet birimi Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü bu konuda görevlendirilmiştir.
“SAY” kelimesi kullanıldığında genel olarak ilk akla gelen kırsal alanlar olmaktadır. Öte yandan, “erozyon veya arazi bozulması” terimi genellikle ormanlar ve diğer ağaçlık araziler ile ilişkilendirilir, bunu otlaklar ve tarım alanları takip eder. Bu kısmen doğrudur. Ancak özellikle büyük şehirlerde ve yerleşim yerlerinde “arazi bozulması” ciddi bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Kentsel dönüşüm çalışmaları yapılırken, binaların inşa edildiği alanların doğal peyzajın bir parçası olduğu dikkate alınmalıdır. “Doğaya yakın, doğa ile huzurlu” olan şehir ve yerleşim yerlerinin inşasına öncelik verilmelidir. FAO tarafından başlatılan “Orman ve Peyzaj Restorasyon Mekanizması” (FLRM), iyi bir örnek olarak alınabilir.
“SAY/İDT” birçok bakanlığın / kurumun işbirliğini gerektirir ve mevzuat bu çerçevede düzenlenmelidir. Türkiye’deki genel yasalara ek olarak, kurumların örgütlenme ve görevleri ile ilgili yasalar da hayati önleyici tedbirlere sahiptir. Bu açıklamaların ışığında, raporda yer alan mevzuat ve diğer düzenlemeler incelenmiş ve raporlanmıştır.
Sürdürülebilir arazi yönetimi ile ilgili konular Türkiye’de bilinmektedir. Ancak sürdürülebilir arazi yönetiminin ortakları arasında hala uyumlu bir çalışma ortamına ihtiyaç vardır. SAY, kurumlar arasında işbirliği gerektirdiğinden, bakanlıkların ve diğer ilgili tarafların işbirliğini düzenleyen mevzuat eksikliği, önemli bir boşluk olarak ortaya çıkmaktadır. Aynı şekilde, uluslararası sözleşmelerin uygulamaya geçirilmesi için gerekli olan ikincil mevzuatta boşluklar bulunmaktadır.
[1] http://www.fao.org/land-water/land/sustainable-land-management/en/
Geleceğin, kişilerin hayalleriyle ve yaptıklarıyla şekilleneceğinin farkındayız. Herhangi bir şeyi daha iyiye götüreceğine inandığınız bir düşünceniz mi var? Herhangi bir konuda yeni bir fikriniz mi var? “Buldum” dediğiniz bir şey mi icat ettiniz? Heyecanınızı yürekten paylaşıyoruz. “Geleceğe GÖNDERi”lerinizi bizimle paylaşın, destek olalım! Lütfen görüş ve önerilerinizi gonder.carfu@gmail.com eposta adresi ile bizimle paylaşın. Köşe Yazıları bölümünde yazı […]