Kuran ve Bilim Işığında Evren ve İnsanların Durumu- Fuat Şanal 

Her madde bir enerjidir. Her enerji de bir maddedir. Birbirlerine dönüştürülebilirler. Yani madde yoğunlaşmış bir enerji türüdür.

Büyük Patlama(Big Bang): İlk kez 1922 yılında Rus kozmolog ve matematikçi olan Alexander Friedmann tarafından ortaya atılan ve artık günümüzde çeşitli kanıtlarla desteklenen ve hemen hemen bütün bilim adamları tarafından kabul gören bir kozmolojik modeldir.

Büyük patlama, yaklaşık 13,8 milyar yıl önce,  evren insan aklının asla düşünemeyeceği şiddette bir patlamayla meydana geldi. Sonsuz küçücük hacmin içine sıkıştırılmış sonsuz yoğunlukta ve sonsuz sıcaklıktaki “bir nokta” birden patladı.

Başlangıçta bugün birbirinden ayrı gördüğümüz bütün yer ve gökler, aynı noktadaydı. Patlama ile birlikte, o hacmin içindeki düşünülmeyecek büyüklükteki enerji korkunç bir hızla çevreye yayılmaya başladı. Mükemmel bir zamanlamayla ortaya çıkan dört büyük kuvvet (kütle-çekim kuvveti, Elektromanyetik kuvvet, Güçlü Nükleer kuvvet ve Zayıf Nükleer Kuvvet) ile evren şekillenmeye ve zaman oluşmaya başladı.

Kuranı Kerimde Enbiya Süresinin 30.ayeti,   bu teoriyle tam bir uyum içindedir. Enbiya Süresi 30.ayet: “inkâr edenler göklerin ve yerin bir tek bütün olduğunu ve bizim sonradan onu ikiye ayırdığımızı ve yaşayan her şeyi sudan yarattığımızı görmüyorlar mı? Hala inanmayacaklar mı?”

1929 yılında Amerikalı bilim adamı Edwin Hubble evrenin sürekli olarak genişlediğini ispatlamıştır.

Kuran-ı Kerimde Zariyat süresinin 47. Ayeti aynı şekildedir.  Zariyat suresinin 47.ayetinde:”göğü kudretimizle biz kurduk ve biz onu genişletmekteyiz.” buyurulmaktadır.

Evrende sabit duran bir şey yoktur. Her gök cismi hareket halindedir. Dünya güneşin çevresindeki yörüngesinde 108.000 km hızla dönmekte; güneş  ve güneş sistemi de Samanyolu gökadasının merkezi etrafında saatte 500.000 km hızla dönmekte; gökadamız ise evrende 2.300.000 km hızla yol almaktadır.

Enbiya Süresinin 33.ayeti: geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı yaratan odur. Her biri bir yörüngede yüzer(enbiya 21/33)

Karadelik: son derece yoğun bir kütle çekimine sahip olan ve bu nedenle çekim alanına giren hiçbir şeyi, hatta ışığı bile, yutup bırakmayan varsayımsal gök cismidir. Günümüzde bilim adamları evrende bulunan her şeyin ömürlerinin sonunda karadelikten geçerek evrenin başlangıcında olduğu gibi sıfır hacme yakın bir noktada toplanacağını tartışmaya başlamışlardır.

Bu durum Kuran- Kerimde iki yerde açıklanmıştır. Rum suresinin 7.ayetinde: “Onlar, kendi nefisleri(nin yaratılış incelikleri) hakkında hiç düşünmediler mi? Hem Allah gökler ile yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak ve hikmete uygun olarak ve belirli bir süre için yaratmıştır. Şüphesiz insanların birçoğu Rablerine kavuşacaklarını inkâr ediyorlar”. Ahkaf Süresi 3.ayeti: Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları hak ve hikmete uygun olarak ve belirli bir süre için yarattık. İnkar edenler ise, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler.” Buyurulmaktadır.

Evren Yok Olduktan Sonra Neler Olacağını Kuranda Cenabı Allah Şöyle Açıklıyor

Enbiya Süresi 104.Ayetinde: O gün gökleri sayfaları dürer gibi düreceğiz. Âlemi ilk kez nasıl yarattıysak onu yeniden öyle yaratacağız. Bu gerçekleştirilmesini üzerimize aldığımız bir sözdür. Şüphesiz biz her şeyi yapacak güçteyiz. İbrahim süresi 48.ayette: o gün yer ve gökler başkasıyla değiştirilecek ve tek ve üstün egemen Allah’ın huzuruna çıkacaklar. Ali-İmran süresinin 133.ayetinde cennetin genişliğinin yer ile gök kadar olacağını belirtmektedir.

İnsanların Durumu

İnsanlar evren oluştuktan sonra yaratıldığına göre Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın bulunduğu ve daha sonra çıkarıldığı cennet neresidir? Evren yok olacağına ve yeni bir âlem oluşacağına göre insanların durumu nasıl olacak?

Burada Kuran-ı Kerimdeki ayetler ile birlikte kanaatimi de belirteceğim.

İnsanın Yaratılışı

Secde Süresi 7-8. Ayetleri: Yarattığı her şeyi güzel kılan, insanın yaratılışına nemli topraktan başlayan Allah’tır. Sonra onun soyunu basit bir suyun özünden, nutfeden yaratmıştır. En-am süresi 98. Ayetinde: Sizi bir tek candan yaratan odur.  Sonra sizin için bir
kalma yeri, bir de emanet olarak konulma yeri vardır.  Meariç Süresi 4.Ayetinde: Melekler ve ruh oraya, miktarı elli bin yıl olan bir günde yükselip çıkar. (Tahmini 17.trilyon 344 milyar 800 milyon km uzaklıkta)

Yunus suresi 45. ayetinde: “Allah onları bir araya Toplayacağı günde; sanki günün ancak bir saati kadar kaldıklarını sanırlar. Birbirlerini tanıyacaklardır” buyurulmaktadır.

Bazı bilim adamları dünyaya en çok benzeyen hatta ikiz kardeş dedikleri gezegenin Venüs gezegeni olduğunu, bir zamanlar Venüs gezegeninde canlıların yaşamış olabileceğini ve tropik bir cennet görünümünde olması gerektiğini, neden bugünkü haline geldiğini az da olsa tartışmaktadırlar.

Venüs gezegenini güneşin etrafında dönen bütün gezegenlerden ayıran bir özelliği de bütün gezegenler güneşin etrafında saat yönünde dönerken sadece Venüs gezegeni saatin tersi yönünde dönmektedir.

Kısaca, Venüs gezegeninin bir zamanlar Hz. Adem ile Hz. Havva’nın içinde bulunduğu cennet olabileceği ve Hz. Adem ile Hz. Havva A.S’ın çıkarılıp dünyaya gönderilmesiyle cennet olma özelliğini kaybettiği tartışılabilir.

Ayrıca insanlar yukarıdaki ayetlerde belirtildiği gibi ruhlarının emaneten bırakılacağı yere melekler ile birlikte gönderileceği ve yeni alemin oluşmasıyla birlikte yeniden oluşan dünyadaki bedenine döneceği tartışılabilir.

Levh-i Mahfuzda her şey nasıl Cenabı Allah tarafından belirtildiyse örneğin hangi atomları hangi elementleri, hangi elementlerin hangi molekülleri, hangi moleküllerin hangi hücreleri, hangi hücrelerin hangi dokuları, hangi dokuların hangi organları, hangi organların hangi organizmayı oluşturacağı belirtildiyse, insanlarda aynı sistemle tekrar Allah tarafından yaratılabilir.

Fuat ŞANAL